SGK’YA OLAN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ SÜRESİNDE YERİNE GETİREN BORÇLULARA SON 1 YILLIK BORÇLARINI TAKSİTLE ÖDEME İMKÂNI GETİRİLDİ
ÖZET :
Sosyal Güvenlik Kurumuna olan yükümlülüklerini süresinde yerine getirmiş ancak 1/1/2018 tarihinden başlamak üzere son bir yıl içinde borçlarını ödeyememiş olan uyumlu prim borçlularının borçlarını gecikme zammı ve gecikme faizi yerine Yİ-ÜFE oranlarıyla basit usulde güncelleştirilerek zor durum derecesine göre taksitlendirerek ödeyebilmelerine imkân getirilmiştir.
- UYGULAMANIN USUL VE ESASLARI:
Belirtilen uygulamadan yararlanmak için;
- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olanlardan başvuru tarihi itibarıyla en az 3 yıldır prim ödeme yükümlüsü olmak,
- Özel nitelikteki inşaat işyerleri ile ihale konusu işyerleri hariç olmak üzere, kapanma, terk veya tasfiye olmadığı hâlde, işyerinde en az iki yıl süre ile sigortalı çalıştırılmadığı işverenler tarafından bildirilen veya Kurumca tespit edilen işyerleri de dahil olmak üzere başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıla ait aylık prim ve hizmet belgeleri veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinin süresinde verilmiş olması,
- 01.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 1 yıl içerisinde borçlarını ödeyememiş olmak, gerekmektedir.
- Borçlunun aynı ünitece takip edilen birden fazla işyerinin olması durumunda başvuruda bulunulan ünitece takip edilen en az bir işyerinin başvuru tarihinden geriye doğru en az 3 yıl önce Kurumda tescil edilmiş olması gerekmektedir.
ÖRNEK 1: 31.05.2018 tarihinde başvuru yapıldığını varsayalım,
SGK Kadıköy Sosyal Güvenlik Merkezinde aynı işverenin; 01.01.2014 tarihinde tescilli A işyeri, 01.07.2016 tarihinde tescilli B işyeri, 01.02.2018 tarihinde tescilli C işyeri, olsun.
Bu işverenin 01.01.2014 tarihinde tescilli A işyeri başvuru tarihinden itibaren geriye yönelik 3 yıl önce tescil edilmiş şartını yerine getirdiği için, işveren diğer B ve C işyerleri için de 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48/A Maddesine Göre Tecil Ve Taksitlendirilme hükümlerinden yararlanabilecektir.
ÖRNEK 2: 31.05.2018 tarihinde başvuru yapıldığını varsayalım,
SGK Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezinde aynı işverenin; 01.01.2012 tarihinde tescilli A işyeri, 01.07.2012 tarihinde tescilli B işyeri, 01.02.2016 tarihinde tescilli C işyeri, olsun.
SGK Beyoğlu Sosyal Güvenlik Merkezinde aynı işverenin; 01.01.2017 tarihinde tescilli D işyeri, 01.07.2017 tarihinde tescilli E işyeri, 01.01.2018 tarihinde tescilli F işyeri, olsun.
Söz konusu hüküm gereği, işyerleri ünite bazında değerlendirildiğinden, işveren SGK Bağcılar SGM’ deki işyerleri için 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48/A Maddesine Göre Tecil Ve Taksitlendirilme hükümlerinden yararlanabilecekken, SGK Beyoğlu SGM de, başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıl içinde tescilli işyeri olmadığından, bu ünitedeki işyerleri bakımından, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48/A Maddesine Göre Tecil Ve Taksitlendirilme hükümlerinden yararlanamayacaktır.
- Başvuru tarihinden geriye doğru prime ilişkin belgelerin süresinde verilip verilmediğinin incelenmesinde ve borç ödemede hüsnüniyet sahibi olup olmadığının değerlendirilmesinde borçlunun başvuruda bulunduğu ünitedeki borçlu bulunsun bulunmasın tüm işyerleri dikkate alınır.
ÖRNEK 3: 31.05.2018 tarihinde başvuru yapıldığını varsayalım,
SGK Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezinde aynı işverenin;
01.01.2013 tarihinde tescilli A işyeri, belge ve beyannamelerini süresinde vermiş
01.07.2014 tarihinde tescilli B işyeri, belge ve beyannamelerini süresinde vermemiş
01.02.2015 tarihinde tescilli C işyeri, belge ve beyannamelerini süresinde vermiş
Bu örnekte, işverenin aynı ünitede başvuru tarihinden geriye yönelik olarak 3 yıl önce tescil edilmiş işyeri olmasına karşılık, B işyeri için SGK’ ya verilmesi gereken belge ve beyannamelerin süresinde verilmemesi nedeniyle 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48/A Maddesine Göre Tecil Ve Taksitlendirilme hükümlerinden yararlanamayacaktır.
- 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesi ile 48/A maddesine göre tecil edilen veya özel kanunlara göre ödeme planına bağlanan borcun bulunması 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48/A Maddesine Göre Tecil Ve Taksitlendirilme hükümlerinden yararlanılmasına engel teşkil etmez.
- Hangi Borçlar Kapsama Girmektedir? 1/1/2018 tarihinden itibaren vadesi gelen sosyal sigorta primleri, işsizlik sigortası primleri ve idari para cezası ile bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi kapsamında tecil ve taksitlendirilebilecektir. Borç türleri için ayrı ayrı değil tamamı için tecil talebinde bulunulması gerekir.
ÖRNEK 4: 31.05.2018 tarihinde başvuru yapan işverenin,
Samsun SGK İl Müdürlüğünde;
A işyeri için 01.01.2017-31.12.2017 dönemin de 5.000.000.TL
B işyeri için 01.06.2016-31.12.2017 döneminde 3.000.000.TL
C işyeri için 01.01.2018-30.04.2018 dönemi için 20.000.TL, borcu olsun
İşveren, sadece C işyeri için nedeniyle 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48/A Maddesine Göre Tecil Ve Taksitlendirilme hükümlerinden yararlanabilecek, A ve B işyerleri için yararlanamayacaktır.
- Başvuru nereye yapılmalıdır?
6183 sayılı Kanunun 48/A maddesinden yararlanmak isteyen borçluların,
- Bağlı bulundukları sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine yazılı olarak, -Borçlunun bu kapsamda birden fazla sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik merkezi tarafından takip edilen borcunun bulunması halinde yazılı olarak işyerlerinin işlem gördüğü ünitelere ayrı ayrı, Başvuru yapmaları gerekmektedir.
- 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesinden yararlanmak isteyen borçluların bağlı bulundukları sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine yazılı olarak başvurmaları gerektiğinden vekâlet verilmek suretiyle taksitlendirme yapılmayacaktır.
- İşveren dışındakiler belirtilen hükümden yararlanabilirler mi?
Asıl Kurum borçlusu (gerçek veya tüzel kişi) dışında kalan kefiller, şirket ortakları, üst düzey yöneticiler ve kanuni temsilciler gibi Kurum borçlusu sayılan kişiler sorumlu oldukları tutarlar için 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi hükmünden yararlanamayacaktır.
- Borçlunun çok zor durum hali, tecil ve taksitlendirme süreleri ile tecil faiz oranları nasıl tespit edilir?
- Bilanço esasına göre defter tutan yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin çok zor durum halinin tespitinde aşağıdaki mali göstergeler kullanılır.
NAKİT ORAN | Hazır Değerler + Menkul Kıymeter
Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar |
LİKİDİTE ORANI | Dönen Varlıklar – Stoklar
Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar |
KALDIRAÇ ORANI | KVYK+UVYK
Toplam Varlıklar |
- İşletme hesabı veya zirai işletme hesabı esasına göre defter tutan, ticari kazancı basit usulde tespit edilen ve serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflerin çok zor durum halinin tespitinde aşağıdaki mali göstergeler kullanılır.
NAKİT ORAN | Kasa+Banka
Kısa Vadeli Borçlar |
LİKİDİTE ORANI | Kasa+Banka – Kısa Vadeli Alacaklar
Kısa Vadeli Borçlar |
KALDIRAÇ ORANI | Kısa Vadeli Borçlar+Uzun Vadeli Borçlar
Toplam Varlıklar |
6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi uyarınca yapılacak tecil ve taksitlendirme işlemlerinde, borçluların “çok zor durum” halinde kabul edilebilmesi için;
- Nakit oranının 0,1 veya 0,1’den küçük olması,
- Likidite oranının 0,7 veya 0,7’den küçük olması,
- Kaldıraç oranının 0,7 veya 0,7’den büyük olması
şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir. Söz konusu 3 şartın birlikte sağlanamaması halinde ise tecil ve taksitlendirme talepleri reddedilir.
- Çok Zor Durum Derecesi ve çok Zor Durum Derecesine göre yararlanılacak tecil süresi ve tecil faiz oranı sayısı kaçtır?
Çok zor durumda olan borçlular aşağıda belirtilen likidite ve kaldıraç analizi tablolarına göre ayrı ayrı tespit edilen dereceler toplanarak “Çok Zor Durum Derecesi” bulunur. Çok zor durum derecesi hesaplamalarında virgülden sonraki iki rakam dikkate alınır ve herhangi bir yuvarlama işlemi yapılmaz.
Likidite ve kaldıraç analiz tablolarına göre belirlenen çok zor durum derecesine göre aşağıdaki tabloda belirtilen vade ve tecil faiz oranlarında, tecil ve taksitlendirme yapılarak söz konusu borçlar SGK tarafından deme planına bağlanır.
Yukarıdaki tabloda belirtilen süreler azami tecil ve taksitlendirme süreleri olup tecil ve taksitlendirmeye yetkili makamlarca daha az süreli tecil ve taksitlendirme yapılabilir.
- Mali Tablo Analizlerini Kimler Yapacak?
- Mali Tablo Analizlerinde, SGK’nın denetim yetkisi saklı kalmak şartıyla meslek mensuplarımız tarafından işyeri kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen raporlar esas alınacaktır.
- Düzenlenen rapor neticesinde tecil ve taksitlendirmeden yararlanmaması gerektiği halde yararlanılmış olması durumunda borç ödenerek tecil ve taksitlendirme işlemi bitmiş olsa bile tecil ve taksitlendirme işlemi iptal edilir. Kasten gerçeğe aykırı rapor düzenleyenler, oluşan SGK zararından borçlu ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulur. Bu düzenleme hataen yapılan işlemleri kapsamamaktadır.
- Çok zor durum derecesinin olması gerekenden yüksek gösterildiği durumlarda ise ödeme planı revize edilerek ödeme planı güncelleştirilir ve yeni plana göre aradaki fark tutar tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödenir. Tecil ve taksitlendirmeye konu borcun ödenmesinden sonra bu durumun ortaya çıkması halinde ise aradaki farkın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödenmesi istenir, aksi halde tecil ve taksitlendirme işlemi geriye doğru iptal edilir.
- Düzenledikleri rapor ile SGK’nın zararına sebebiyet verdikleri veya henüz zarar doğmamış olsa bile SGK’yı yanılttıkları tespit edilen meslek mensuplarınca 5 yıl boyunca düzenlenen raporlar işleme konulmaz.
- Meslek mensuplarının şirket hâlinde çalışması durumunda, düzenlenecek raporlardan doğacak cezai ve mali sorumluluk, raporu düzenleyen meslek mensubuna aittir.
- Meslek mensupları, defter ve belgelerini tuttukları mükellefleri veya kendilerinin, boşanmış dahi olsa eşinin usul ve füruundan birinin veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan ve ikinci dereceye kadar (bu derece dâhil) kayın hısımlarının ya da bunların yönetici oldukları veya yönetiminde görev alarak ortak oldukları işyerleri hakkında düzenledikleri raporlar işleme alınmaz.
- Kapsama girecek işyerlerine göre tecil ve taksitlendirme yetkisi kimlerdedir?
- Borç tutarlarına göre;
- Sosyal güvenlik merkezlerince takip edilen ve 1.500.000 TL’ye kadar olan SGK alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesinde sosyal güvenlik merkezlerinin müdürü,
- 1.500.001-3.000.000 TL arası SGK alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesinde sosyal güvenlik il müdürü,
- Büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki sosyal güvenlik il müdürleri 1.500.0014.000.000 TL arası Kurum alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesinde, yetkilidir.
- Bünyesinde icra takip, haciz ve satış işlemlerinin yürütüldüğü sosyal güvenlik merkezi kurulmayan sosyal güvenlik il müdürlüklerinde; büyükşehir belediyesi olan iller için 4.000.000 TL’ye kadar, diğer illerde ise 3.000.000 TL’ye kadar olan borçların tecil ve taksitlendirme yetkisi il müdürlerindedir.
- Büyükşehir belediyesi olan iller için 4.000.000 TL’yi, diğer iller için ise 3.000.000 TL’yi aşan tutarların tecil ve taksitlendirme talepleri İcra Daire Başkanlığına gönderilmekle beraber söz konusu borç tutarları;
– 3.000.001-4.500.000 TL arasında ise İcra Daire Başkanı,
– 4.500.001-6.000.000 TL arasında ise Genel Müdür,
– 6.000.001-7.500.000 TL arasında ise Kurum Başkanı,
– 7.500.001 TL ve üzerinde ise Kurum Yönetim Kurulu,
tarafından değerlendirilir.
- Tecil ve Taksitlendirmede hangi faiz oranları dikkate alınır? 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi uyarınca yapılacak tecil ve taksitlendirme işlemlerinde, aynı yapılandırmalarda olduğu üzere, tecil edilecek borç tutarına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları basit usulde uygulanacaktır. Yİ-ÜFE aylık değişim oranlarının eksi değer çıkması durumunda bu oranlar da hesaplamada eksi değer olarak dikkate alınacaktır. Hesaplamaya konu döneme ilişkin olarak Yİ-ÜFE aylık değişim oranlarının toplamı eksi değer olduğu takdirde gecikme cezası ve zammı yerine alınması gereken Yİ-ÜFE tutarı sıfır kabul edilecektir.
- Teminat aranmayacak durumlar nelerdir?
- Borçlunun 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesine göre tecil ve taksitlendirmeye konu borç toplamının işyeri ve borç türüne bakılmaksızın 500.000 (beşyüzbin) TL’yi aşmaması şartıyla tecil edilecek borçlar için teminat aranmaz.
- Tecil ve taksitlendirilecek Kurum alacaklarının toplam tutarının 500.000 TL’yi aşması durumunda, gösterilmesi zorunlu olan teminat tutarı 500.000 TL’yi aşan kısmın %25’i kadardır.
- Tecil ve taksitlendirilen borç toplamının 500.000 TL’den fazla olması ve tecil şartlarına uygun taksit ödemeleri devam ettiği sürece borçlu tarafından başkaca borçları için yeni tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulduğunda, daha önce tecil edilmiş borçların 500.000 TL’ye kadar olan kısmı için teminat aranmamış olması nedeniyle, tecil ve taksitlendirilmesi talep edilen borcun %25’i oranında teminat gösterilmesi istenilir.
- Teminat olarak gösterilen taşınır ve taşınmazların değer tespitlerinde esas alınacak raporlar Tecil ve taksitlendirme işlemlerinde teminat olarak taşınmaz gösterilmiş ise değer tespitlerinde;
- SGK teknik elemanlarınca düzenlenen raporlar,
- Sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde yetkilendirilmiş değerleme uzmanları veya değerleme şirketleri tarafından düzenlenen raporlar,
- Ticaret, Sanayi ve Deniz Ticaret Odaları ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları veya bunların bağlı olduğu birlik yönetimlerince bilirkişilik, eksperlik ve hakemlik yapma yetkisi verilenler tarafından düzenlenen raporlar,
- Bankalar ve sigorta şirketleri tarafından yaptırılan değer tespitine ilişkin raporlar,
- Hukuk mahkemelerince tayin edilmiş bilirkişilerce düzenlenen raporlar, esas alınır.
- Gösterilen teminat taşınır ise, SGK icra memurunca değer tespiti yapılır. Taşınırın niteliğine göre gerek görülmesi halinde bilirkişilere değer tespiti yaptırılır veya ilgili meslek ve esnaf odalarından görüş alınır ya da emsal malların piyasa araştırması yaptırılır.
- Tecil ve taksitlendirmelerde şahsi kefalet kabul edilir mi?
- Tecil ve taksitlendirme talebinde bulunan borçluların hacze kabil bir malının bulunmaması,
- Yapılan takipler sonucunda haczolunmuş mallarının Kurum alacağının tamamını karşılar nitelikte olmadığının tespit edilmesi,
- Borçluların 6183 sayılı Kanunun 10’uncu maddesindeki teminatları da sağlayamamaları durumunda,
Kurum alacağını karşılayacak tutarda mal varlığının olduğu anlaşılan muteber bir üçüncü şahıstan noterden tasdikli şahsi kefalet senedi alınmak suretiyle tecil ve taksitlendirme işlemi yapılabilir.
- Taksit süreleri, tecil ve taksitlendirmenin başlaması nasıl olacak?
Taksitler aynı yapılandırmalarda olduğu gibi, aylık dönemler hâlinde eşit olarak ödenir. Ancak borçlularca kademeli ödeme planında ısrar edilmesi ve ünitece borçlunun taksitlerini eşit olarak ödeyemeyecek durumda olduğuna kanaat getirilmesi halinde, en fazla ilk altı taksit, eşit taksitlere bölünmüş ödeme planındaki taksit tutarının %50’sinden az olmamak kaydıyla kademeli olarak tecil ve taksitlendirilebilir. Tecil ve taksitlendirme, tespit edilen taksit sayısına göre hesaplanan ilk taksit tutarının tamamının ödendiği tarihte başlar.
- Tecil ve taksitlendirme şartları nasıl bozulur?
- İkiden fazla aylık taksitin süresinde ve tam olarak ödenmemesi halinde tecil ve taksitlendirme işlemi bozulur. Ancak ödenmeyen en fazla iki taksitin en geç son taksit süresine kadar (bu tarih dâhil) tam olarak ödenmesi halinde tecil ve taksitlendirme işlemi bozulmaz. Aylık taksit miktarının %10’unu geçmemek kaydıyla 10 TL’ye kadar eksik ödemeler taksit ihlali sayılmaz.
- Bir takvim yılında ikiden fazla cari ay priminin süresinde ve tam olarak ödenmemesi halinde tecil ve taksitlendirme işlemi bozulur. Ödenmeyen en fazla iki cari ay priminin son taksit süresini geçmemek kaydıyla izleyen takvim yılı sonuna kadar ödenmesi halinde tecil ve taksitlendirme işlemi bozulmaz.
- Tecil şartlarına uyulmaması nedeniyle muaccel olan SGK alacağı, bozulma şartının oluştuğu (alacağın muaccel olduğu) tarihten itibaren 30 gün içinde yazılı olarak talep edilmesi ve ödenmeyen taksitlerin tecil faiziyle birlikte ve/veya cari ay primlerinin tamamının bu sürede ödenmesi halinde tecil ve taksitlendirme işlemi geçerli sayılır. Aylık taksitin ve/veya cari ay priminin ödenmemesi nedeniyle bozulan tecil ve taksitlendirme işleminin geçerli sayılması hakkından en fazla iki kez yararlanılabilir.
- Tecil şartlarına uyulmaması nedeniyle tecil ve taksitlendirme işlemi bozulması halinde tecil talep tarihinden itibaren 5 yıl geçmedikçe 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesinden yararlanılamaz.
- Tecil şartlarına riayet edilmemesi halinde, tecil edilen gecikme zammının Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanmış olması halinde gecikme zammı hesabı 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesine göre yeniden hesaplanır. Tahsil edilmiş bulunan tecil faizlerinin, tecile konu toplam borç içindeki gecikme cezası ve gecikme zammına isabet eden bölümü SGK tarafından irat kaydedildikten sonra, kalan tutar gecikme zammına mahsup edilir.
Görüldüğü üzere, tecil ve taksitlendirmede, bozma koşulları, uygulanan yapılandırma kurallarına benzemektedir.
- Haczedilen malın satışına nasıl izin verilir?
- Tecil edilen Kurum alacağının 2.000.000 TL’yi aşmaması, hacizli malın 6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde sayılan mallardan(İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idaresince haciz varakasına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar.) olması ve 6183 sayılı Kanuna göre belirlenmiş değerinin %50’sinden aşağı olmamak üzere satış bedelinin %50’sinin SGK’ ya ödenmesi şartıyla hacizli malın satışına izin verilir. Bu takdirde, tecilli borç tutarı için hesaplanan zorunlu teminat tutarını karşılayacak hacizli mal ve/veya teminat bulunması şartıyla satılan mal üzerindeki haciz kaldırılır.
- Tecil edilen Kurum alacağının 2.000.000 TL’yi aşması halinde ise yukarıdaki hüküm, değeri 2.000.000 TL’ ye kadar olan hacizli mallar için uygulanır. Bu takdirde, satışına izin verilecek hacizli malların her birinin değerinin 2 milyon lirayı aşmaması gerekmektedir.
- 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi kapsamında borçları tecil edilen borçlunun hacizli menkul veya gayrimenkul malları için satış izni alması halinde, alacaklı ünitece borçluya “söz konusu malın satışına hacizler baki kalmak şartıyla muvafakat edildiğine” yönelik bir yazı verilecek, bu malların resmi sicile kayıtlı olması halinde ise, söz konusu şerhi içerecek bir yazı ilgili sicile gönderilerek satışa muvafakat verildiği bildirilecektir.
- Borçlu tarafından, söz konusu malın maddede belirtilen şartlara uygun olarak satılması sonucunda satış bedelinden üniteye gerekli ödemelerin yapılması ve tecil talebi üzerine hesaplanan zorunlu teminat tutarını karşılayacak hacizli mal ve/veya teminat bulunması halinde satışa konu mal üzerindeki hacizler kaldırılacaktır.
- 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi kapsamında alacaklı tüm ünitelere olan borçların tamamının tecil edildiği hallerde haciz tatbik eden ünitelerin her birinin ayrı ayrı satış izni vermesi gerekmektedir. Ancak, satış bedelinden ödenecek tutar bu ünitelerin alacaklarına yetmediği takdirde satış bedelinden ödenen tutar ilk haczi koyan ünite tarafından tahsil edilerek haczi bulunan tüm üniteler arasında ödenmesi gereken tecilli alacak tutarı dikkate alınarak garameten (oranlama yapılarak) taksim edilecektir.
- 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi kapsamında borçlunun tüm borçlarının tecil edilmediği hallerde ise tecil edilmeyen alacak tutarlarına karşılık tatbik edilmiş hacizler, borcu karşılayacak değerde mal bulunmadığı sürece kaldırılmayacak dolayısıyla satış izni verilemeyecektir.
- Teminat dışındaki hacizlerin kaldırılması nasıl yapılacak?
- Tecil ve taksitlendirme işlemi kesinleştikten sonra, teminat olarak gösterilen mallar üzerine haciz konulmak kaydıyla, tecile yetkili makamlar kendilerine tanınan yetkilerle sınırlı kalmak suretiyle borçlunun talebi halinde fazlaya ilişkin hacizler kaldırılır.
- Tecil ve taksitlendirme talebinde bulunan borçlunun, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ile banka mevduatlarının üzerine SGK lehine tatbik edilmiş hacizlere istinaden borçlunun üçüncü kişiler nezdinde tahakkuk etmiş alacakları ile bloke edilmiş bir paranın ilk taksitin ödendiği tarihten önce SGK hesaplarına aktarılması halinde, cari usullere göre, ilk taksitin ödendiği tarihten sonra SGK hesaplarına aktarılması halinde ise taksitlere mahsup edilir.
Yapılandırma kanunlarına alternatif olarak getirilen bir nevi kişisel yapılandırma olarak ta tanımlayabileceğimiz bu düzenleme, özellikle yükümlülüklerini süresinde yerine getirmiş olmasına rağmen borçlarını ödeyemeyen işverenler için kolaylıklar getirmektedir.